Pişt, pişt...Yiyorsa! Çocukluğumuza gidek mi datlı gısss?
Mahalleden “yendik, şişirdik, dolma da yapıp pişirdik”
nidaları yükseldi. Seslerinden anladığım kadarıyla –benim maddi olarak zar zor yetebileceğim arabalarla
yaşıt hepsi yani en fazla 2008-2009 doğumlular. Pırıl pırıl, cillop gibi
hepside… Aldığımız hava, içtiğimiz su, yediğimiz ekmek, baktığımız gökyüzü bile
aynı ama onlar belli ki başka bir boyuttalar bizden. Çünkü bende içindeyken hep
geçmesini beklediğim ama geçip gittikten sonra ulan ne etsem de tekrar dönsem
dediğim çocukluk trenine binmiş yetişkinlik durağına gelince apar topar hatta
ite kaka indirilmişlerdenim. Hala bile ne olduğunu anlayabilmiş değilim, bakma
sen! Geri dönmek namümkün , tek hatlıymış nalet tren sadece gidiş seferi
varmış. Aslına bakarsan bir yol varmış dönüş için fakat onun içinde kendinden
vazgeçmen gerekirmiş. Ama ne vazgeçiş! Yetişkinlerin yaşadığı, her şeyin sıkıcı
kurallarla birbirine bağlandığı, sebebin sonucu doğurduğu, sonuçlarında
insanların muhtelif yerlerine koymak için fırsat kolladığı “zalımus” bir
paralel evrende acınmak, aşağılanmak, ötekileştirilmek ve daha nice abuk
subukluklara maruz kalmayı göze almak demekmiş bu vazgeçiş. Birde tüm bunlar yetmezmiş
gibi kendinden bile isteye vazgeçenleri “deli”,
“ akıl hastası”, “anormal” gibi gülünç kalıplarla yaftalayıp; “Bilsen seni
nasıl güzel normalleştireceğiz bebişim, aynı bize benzeyeceksin. Misal herkesin
bok varmış gibi istediği o evi ve arabayı sende isteyeceksin, bunun için evvela
kendinden bir şeyler vermelisin tabi. Karga bokunu yemeden işe gitmelisin mesela
çarkın bir parçası olmalısın, kendini tüketmelisin, yıllarını vermeli ve bir
parça eskimelisin.(Yaşlanmalısın demiyorum bak! Edebiyat yapma lan bana! Yok eskimelisinde
yok yaşlanmalısında! Ne diyon lan sen cicoz? Diyebilirsin bana. Ancak harbiden
bu ikisi o kadar farklı ki birbirinden. Eskimek çok acıklı böyle bokum gibi bir
şey falan edilgenli… Halbusem yaşlanmak öyle mi? Yaşlanmakta bir bilinç var bir
kere, karma bişe bu hem edilgenlik hem etkenlik var mayasında bir kerem.
Eskiyince unutuluyorsun bir kere ama yaşlanınca öyle mi? Kabulleniyorsun,
kabulleniliyorsun falan filan İnter Milan.Yine dağıldım,kafamda şu an ihtiyar
heyeti toplantısı var.Herkes hep bir ağızdan konuşuyor mamafih kimse birbirini
dinlemiyor.Neyse, ne?) Sonracıma kesinkes evlenip çiftleşmelisin ve dünyanın
öğütmesi için ona yeni kurbanlar vermelisin bir kere cicim. Eğer tüm bu
söylediklerimizi yapmazsan; seni, bizim “tımarhane”, “akıl hastanesi” dediğimiz
yere kapatırız billahi! Fabrika ayarlarına döndürürüz hatta direnirsen öttürürüz
bile!"
İşte ben
bunlardan korkuyorum da kendimden vazgeçip dönemiyorum bir türlü çocukluğa.Hem
ben egoları üst seviyede olan bir yaşam biçimiyim. Elalem ne der ayyy bi kere!!!